8 Ocak 2010 Cuma

SAATLER ÜZERİNE...
(Buğra Demir için geç kalınmış bir ithaf...)

- Kitabında biri ölmek zorunda mı?
- Kalanların hayata daha çok önem vermesi için biri ölmeli... Zıtlık yaratmak için....
- Hayattan kaçarak huzur bulamazsın....



Aslında rahatsız edici bir film var önümüzde. Bana kalırsa ürkütücü diye bile tanımlayabilirim. Üzerinde ince bir işçilikle çalışılmış kurgusu hemen açılış sahnesinde kendini belli ediyor. Mrs. Dalloway'in kocaman dünyası öylesine küçülüyor küçülüyor ki, bir kafesin içine koysanız o dünyayı hala boş bir alan kalıyor. Kabullenebilmek, ardından harekete geçebilmek ve engellerle mücade edebilmek üzerine çeşitli çıkış noktaları var Saatler'in. Ama hepsinin anlatıldığı üç farklı zaman dilimi aslında tek bir paydada da buluşabilmeyi başarabiliyor:

Sonuçsuzlukda yani.


Ne yaparsan yap sandığın kadar özgür değilsindir. Hatta sandığının yanından bile geçemiyorsundur aslında. Virginia Wolf parmaklıklar ardında tırnaklarıyla kazıyarak özgürlüğünün peşindeyken, 1950 lerde Laura Brown biraz daha hakimiyeti eline alabilmiş gibi görünür. 2000 li yıllara geldiğimizde ise Clarissa Vaughan çevresinde olup biten her şeyin yöneticisidir. Ama tabi tüm bunlar dışardan gözlemlendiklerinde sanılan durum şemasından öteye gidemez. Sondan başa doğru yazdıklarımızı tersine çevirmeye çalışalım bakalım: 2000 li yıllarda Clarissa Vaughan karakteri sınırsız özgürlüğe sahip, cinsel tercihleri konusunda kimseye hesap vermek zorunda olmayan, istemediği şeyleri gizlemek zorunluluğu bulunmayan bir kadındır. Ancak bazen özgür olmanın da işe yaramayacağını gösterir bize. Zamanında bir erkekle de beraber olmuştur sonrasında da bir kadınla. Sınırlar zorlanmış fakat sonucunda yaşadığı hayatın marjinalliğinin onun önünde diz çökmesi kaçınılmaz olmuştur. Clarissa'nın sorunu toplumsal boyuttan öte kendisiyle ilgilidir. Aslında filmdeki diğer karakterlere de baktığımızda hepsinin yaşadıkları travmatik durumların kaynağının öncelikle kendi özlerinde başladığını görebiliriz. 1950 lerde Laura Brown'a değinecek olursak aslında en büyük çıkmazı yaşayan karakterden bahsettiğimizi itiraf edebilirim. Laura, gidebilmek ve kalmak arasında çelişki içerisindedir. İki tercih konusunda da eşit oranda bir özgürlüğü bulunmaktadır. Ama işte zor olan da budur. İkilemde kalmanın en somut gösterimi 1950 yılında yaşayan evli ve çocuğu olan Laura Brown'ın otel odasında yaşadığı yeniden doğuşla şekillenir. Bu sahne bir nevi uyanıştır aslında karakter analizi yaptığımız zaman. Sudan gelen ölüm ve yine sudan gelen hayat zıtlığı. Ama zıtlığın aslında birbirinin içine geçmiş ve kimi zaman da ayırt edilemeyecek kadar karmaşık iki kavram oluşu. Laura'nın gözleri açılır ve hayatı tercih eder, ne pahasına olursa olsun... Virginia Wolf, filmin kurgusal boyutunun çıkış noktasıdır aslında. Her şey onun kaleminden şekillenir. Mrs. Dalloway'in kaderi de onun elindedir. Arasında zamanlar olduğunu düşündüğü eşi aynı zamanda hayatta en değer verdiği insandır. Ama nasıl ki Clarissa'ya özgürlük yetmiyorsa Virginia Wolf'e de sadakat az geliyordur. Bazı şeyler için iyi olmak yetmiyormuş derler ya hani işte insan doğasının kendi içindeki dengesi, uyumsuzluğu, şefkatsizliği, aşka susamışlığı ve tüm kişiye özel duygusal derinlikleriyle filmin özünde yatan "cevapsızlığı" keşfetmek de parçaları yerli yerine oturtunca pek de zor olmuyor.


Buraya kadar Saatler'in genel kimyasını özümsemiş bulunuyoruz. Kurgu karmaşık... Aynı mekanda oluşturulması gereken aksiyon dengesi farklı zaman dilimlerinde farklı karakterlerin hareketlerine şekil veriyor. İşte bu noktada da oyunculuk penceresinden illa ki daha bir dikkatli bakmak gerekiyor. Baktığımız zaman da Meryl Streep, Nicole Kidman ve Julienne Moore dan oluşan muhteşem üçlüyle karşılaşıyoruz. Yönetmenin işini kolaylaştırabilecek titizlikle çalışılmış oyunculuklar. Hele ki ne olursa olsun hayatta kendi sesimizi dinlediğimiz için pişman olmamamız gerektiğini gördüğümüz Julienne Moore performansı tüm bilinen sahte gerçekliklere karşı da bir saygı duruştur aslında. Perdeye yansıyan oyunculuk genel anlamda izleyenin yaşamını sorgulatabilen bir izdüşüme dönüşmüştür. İyidir diyor ve fazlaca ballandırmadan önünde eğiliyoruz.

Saatleri izleyin... Uzun bir yolculuk gibi... Issız bir yolda konaklamış gibi...

Yönetmen: Stephen Daldry
Görüntü Yönetmeni: Seamus McGarvey
Müzik: Philip Glass
Oyuncular: Nicole Kidman, Julianne Moore, Meryl Streep, Stephen Dilane, Miranda Richardson
Yapım: 2002, ABD, Renkli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder