“Slumdog Millionaire” Üzerine...

Hindistan tarihine dair İngiliz yönetmenin bakış açısından fonda da bütün dünyanın bildiği ülkemizdeki versiyonu da "Kim 500 Milyar İster" adlı yarışma programı olan deneyselliğe yönelik bir film duruyor karşımızda. Böylesi bir yarışma programını, yönetmenin fon olarak kullanması kolaycılığa kaçma bir çıkmazı da peşinden getirmiş. Bize, hayallerin gerçeğe dönüşümü, böyle bir metafor kullanılmadan anlatılmaya çalışılsaydı bu derece etkili olabilir miydi acaba? Cevabı biraz havada kalan bir soru bu da. Kuşkusuz Danny Boyle'nin "Millions" filminden çok daha ayakları yere basan ama fazla umut dolu bir film Slumdog Millionaire. Trainspotting'le ise kesinlikle karşılaştırılmaması gerektiğini düşündüğüm, böyle bir hata yapılırsa Slumdog Millionaire'in 1-0 yenik başlayacağını belirtmek istediğim bir film. Filmin açılışıyla beraber gösterişli bir müzik eşliğinde Hindistan varoşlarındaki koşuşturmacalar başarılı bir görüntü yönetmenliği eşliğinde yansıtılmış. İşte sıkı bir film karşımızda diyerek koltuğunuza daha bir sağlam yerleşmeye başlıyorsunuz. Ama ilk baştaki bu heyecan da uzun sürmüyor. Geriye dönüşler, tesadüfler, şans ve kader döngüsü kendini tekrar etmeye başlıyor. Bunun üstüne Hintli karakterlerimizin ingilizce konuşmalarını duyduğunuzda keşke Türkçe dublajlı mı izleseydik sorusunu soruyoruz kendimize. Bollywood filmi benzetmeleri de komik duruyor bu film için. Çünkü Danny Boyle Hintli oyuncuları kullanarak Hollywood'a yakın kolaj bir çalışma yapmış. Dil olarak İngilizceyi seçmesinin nedeni de ifade etme noktasındaki zorluklarla karşılaşmamak ve bir çok noktaya müdahaleyi elden bırakmamak için diye düşünülebilir. Ama sonuç itibariyle görüntüdeki tahribatı engelleyecek bir neden de olamaz bu. Hindistan sokaklarında yaşanan sefalet öyküsünden bir umuda yolculuk resmi çizilmeye çalışılıyorsa eğer bir anlatıcı edasıyla yapay dil kullanımından ziyade Hintçe'yi duymak filmi çok daha izlenilir kılacaktı. Ancak Amerikalıların altyazılı film seyretmekten mutlu olmadıklarını da hesaba katarsak Danny Boyle'nin ulaşmaya çalıştığı evrensel kitlenin de şekil itibariyle neye benzediğini görmüş oluruz.



Sefalet, kader, şans gibi kavramların sürekli kendini tekrar ettiğinden bahsettim filmde. Aynı metodlarla benzer tesadüfleri sürekli görmek Danny Boyle'nin Transpotting'deki klozet sahnesiyle veya Millions'daki anlatımlarıyla örtüşen bir umuda yolculuk hikayesi aslında. Ama orijinallik tadından biraz mahrum bırakılmış bir şekilde. Yine de süslü Amerikan yapımlarından çok daha etkileyici bir havası var Milyoner'in. Didik didik edilmediği takdirde gayet de rahat izlenebilen cinsten. Oscar'ı önemseyecek olup hak edip etmediğini tartışırsak kesinlikle bu yıl Slumdog Millionaire'den çok daha güzel filmler izlediğimi söyleyebilirim. Akademinin cesur davranarak "The Dark Knight" ı sadece yardımcı erkek oyuncu dalında değil de en iyi film ve yönetmen kategorilerinde de aday göstermesini çok isterdim. Ama tabi tüm bu dertler oscarı ciddiye aldığımızda yapılabilecek yorumlardan bazıları.
Görkem (10/03/2009)
Puan 100 Üzerinden 71
Yönetmen: Danny Boyle
Senaryo: Simon Beaufoy, Vikas Svarup (Kitap)
Oyuncular: Dev Patel, Anil Kapoor, Saurabh Shukla, Rajendranath Zutshi
Yapım: 2008, ABD / İngiltere, Renkli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder